FinTech, Avrupa ve diğer ülkelerde, finansal verimlilik ve kapsayıcılığı artırma konusunda büyük bir potansiyele sahiptir. Geleneksel finansal hizmet sağlayıcılarının genellikle gözden kaçırdığı kullanıcı ihtiyaçlarını ele alan FinTech çözümleri hem mevcut talepleri karşılamakta hem de büyüyen dijital ekonomiyle ortaya çıkan yeni ihtiyaçları elektronik sözleşmelerin de yardımıyla karşılamaktadır.
Mobil telefon ve internet erişiminin yüksek olduğu, Avrupa dışındaki bölgeler gibi yerlerde, yenilikçi FinTech modelleri, göz ardı edilmiş finansal hizmet ihtiyaçlarını giderme fırsatı sunar. Küresel eğilimler, FinTech yeniliklerinin benimsenmesinde bir artış olduğunu gösterse de özellikle AB ve AB dışı ülkeler arasında bölgesel farklılıklar devam etmektedir. Bu farklılıklar arasında dijitalleşme seviyeleri, FinTech’in benimsenme oranları ve düzenleyici kapasiteler yer almakta ve AB dışı ülkeler genellikle AB ülkelerinin gerisinde kalmaktadır. Ayrıca, FinTech’in benimsenmesine yönelik temel itici güçler bölgelere göre önemli ölçüde farklılık göstermektedir.
Bu bilgi notu, özellikle Türk taraflar (şirketler ve bireyler) ile Avrupa tarafları (şirketler ve bireyler) arasındaki elektronik sözleşmelerin geçerliliği ve icra edilebilirliği konusuna odaklanmaktadır.
Elektronik Sözleşmelerin Geçerliliği
Elektronik sözleşmeler ve hizmet şartları gibi dijital sözleşmeler, Avrupa’nın FinTech ekosisteminde önemli bir rol oynar. Bu sözleşmelerin geçerliliği, AB’nin eIDAS Tüzüğü (Elektronik Tanımlama, Kimlik Doğrulama ve Güven Hizmetleri) gibi bölgesel düzenlemeler ve ulusal yasalar tarafından düzenlenmektedir. eIDAS Tüzüğü, elektronik imzaların ve sözleşmelerin tüm AB üye ülkelerinde yasal olarak bağlayıcı olmasını sağlamaktadır.
eIDAS üç tip elektronik imza tanınmaktadır: basit elektronik imzalar, gelişmiş elektronik imzalar (AES) ve nitelikli elektronik imzalar (QES). Bunlar arasında QES, en yüksek yasal güvence seviyesini sağlar. Dijital sözleşmelerin geçerli olabilmesi için şu koşulların sağlanması gerekir:
• Rıza: Taraflar, sözleşme şartlarına açıkça rıza göstermelidir.
• Kimlik Doğrulama: İmzacıların kimlikleri güvenilir yöntemlerle, örneğin dijital kimlikler veya sertifikalar ile doğrulanmalıdır.
• Elektronik İmza: Gelişmiş elektronik imzalar (AES) ve nitelikli elektronik imzalar (QES) kullanılmalıdır.
• Bütünlük: Sözleşmeler üzerinde değişiklik yapılmamalı ve güvenli bir şekilde saklanmalıdır.
Elektronik sözleşmenin taraflarından biri Türkiye’de yer alıyorsa, sözleşmenin geçerliliği ve icra edilebilirliği Türk hukukuna ve ilgili uluslararası ve bölgesel düzenlemelere bağlı olacaktır. Türk hukuku, elektronik sözleşmeleri Türk Borçlar Kanunu (TBK) ve 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında tanır. Elektronik İmza Kanunu, sıradan elektronik imzalar ile güvenli elektronik imzalar arasında ayrım yapar. Güvenli elektronik imzalar (SES), Türkiye’de yetkilendirilmiş sertifikasyon otoriteleri tarafından verilen nitelikli elektronik sertifikalara dayanır ve el yazısı ile atılan imzalarla eşdeğer yasal ağırlığa sahiptir.
Elektronik sözleşmeler ayrıca karşılıklı rıza, hukuka uygun konu ve tarafların fiil ehliyeti gibi genel sözleşme gerekliliklerini de karşılamalıdır.
Milletlerarası Özel ve Usul Hukuku
Yabancı tarafları içeren sözleşmelerde, hangi ülkenin hukukunun uygulanacağını belirlemek için hukuk ve yetki seçimi maddesi kullanılır. Böyle bir madde bulunmadığında, sözleşme Türkiye’de yapılmışsa veya Türkiye ile güçlü bir bağlantısı varsa (örneğin, Türk tarafının esas işyeri) Türk hukuku uygulanabilir.
Türk ve Avrupa tarafları arasındaki sözleşmelerin, Türk mahkemelerinde icra edilebilirlik için Türk düzenlemelerine, Avrupa’da icra edilebilirlik için ise AB düzenlemelerine (örneğin, eIDAS) uygun olması gerekmektedir. Ayrıca, Birleşik Krallık gibi Avrupa dışı ülkeleri içeren sözleşmeler, bu ülkelerin tüketici koruma, veri gizliliği, elektronik imza ve kara para aklamayla mücadele yasalarına uygun olmalıdır.
Uyuşmazlık Çözümü
Bir sözleşmede AB hukuku veya başka bir yargı sisteminin uygulanacağı belirtilmişse, Türk mahkemeleri genellikle bu tercihe saygı duyar, ancak bu tercihin Türk kamu düzenine aykırı olmaması gerekir. Hukuk seçiminin yapılmadığı durumlarda, Türk mahkemeleri Türk hukukunu veya geçerli olduğu durumlarda CISG (Uluslararası Mal Satımına İlişkin Sözleşmeler Hakkında Birleşmiş Milletler Antlaşması) hükümlerini uygulayabilir.
Elektronik sözleşmelerden kaynaklanan yabancı mahkeme kararlarının veya tahkim kararlarının Türkiye’de icrası, tenfiz prosedürlerine (yabancı kararların tanınması ve icrası) tabidir. Türk kamu düzeni, bazı yabancı kararların icrasını engelleyebilir.
Türk Tarafları İçeren Elektronik Sözleşmeler İçin Pratik Öneriler
Riskleri en aza indirmek ve sözleşmelerin icra edilebilirliğini sağlamak için FinTech şirketleri şu hususlara dikkat etmelidir:
1. Rıza: Tarafların açık bir şekilde sözleşme şartlarını kabul ettiğinden emin olun.
2. Kimlik Doğrulama: İmzacıların kimliklerini güvenilir yöntemlerle doğrulayın (örneğin, dijital kimlikler veya sertifikalar).
3. Elektronik İmza: Her iki tarafın da kendi yargı alanlarının en yüksek yasal standartlarına uygun elektronik imzalar kullandığından emin olun (örneğin, AB için eIDAS kapsamında QES, Türkiye için SES).
4. Bütünlük: Sözleşmelerin değiştirilemez olduğundan, güvenli bir şekilde saklandığından ve detaylı işlem kayıtları ile desteklendiğinden emin olun.
5. Uyumluluk: Tüketici koruma, veri gizliliği, elektronik imzalar ve kara para aklama karşıtı düzenlemeler dahil olmak üzere her iki yargı alanındaki zorunlu yasalara ve düzenlemelere uyun.
6. Şeffaflık: Şartlar ve koşullarda açık ve sade bir dil kullanın.
7. Siber Güvenlik: Dijital sözleşmeleri ve ilgili kayıtları korumak için güçlü siber güvenlik önlemleri alın.
8. Uyuşmazlık Çözümü: Hukuk ve yetki seçimi maddesini net bir şekilde belirleyerek, gerekirse tarafsız bir yargı yetkisini veya tahkim mekanizmasını tercih edin.
Bu prensiplere uyarak, FinTech şirketleri yasal riskleri azaltabilir ve elektronik sözleşmelerin Türk ve AB hukuklarına uygun olarak icra edilebilirliğini artırabilir.