
Türkiye’de marka (bir kişinin, şirketin, girişimin mallarını veya hizmetlerini diğerlerinden ayırt etmeye yarayan isim, şekil, logo, harf, renk gibi ayırt edici unsurlardan oluşan işaretler) koruması, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (“SMK”) uyarınca Türk Patent ve Marka Kurumu (“TÜRKPATENT”, “Kurum”) nezdinde yürütülen tescil süreciyle sağlanmaktadır. Tescil edilen marka, sahibine bu işareti münhasıran kullanma hakkı tanırken, başkalarının izinsiz kullanımına karşı da koruma sağlar. Ancak bir markanın bir defa tescil edilmiş olması, özellikle son mevzuat değişiklikleri ışığında, süresiz ve mutlak bir koruma altında olacağı ve marka iptaline konu olamayacağı anlamına gelmemektedir.
Markaların iptali konusunda yetki, 10 Ocak 2024 tarihi itibarıyla, mahkemeler yerine doğrudan TÜRKPATENT’e verilmişti. Ne var ki uygulama esaslarını belirleyecek ikincil mevzuat uzun süre beklenmiş, bu süreçte Kurum yalnızca ön başvuruları kabul edebilmişti. 15 Mart 2025 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren yönetmelik (“Yönetmelik”) değişikliği ile birlikte uygulamadaki bu eksiklik giderilmiş; markaların idari iptali süreci, usul ve esaslarıyla birlikte netlik kazanmıştır.
Bu düzenleme ile Türk Marka Hukuku bakımından önemli bir değişiklik gerçekleşmiş ve kullanılmayan, yaygın ad haline gelen ya da halkı yanıltıcı hale gelen markaların mahkeme kararı gerekmeksizin, daha hızlı ve daha düşük maliyetli bir idari prosedürle sicilden silinmesi mümkün hâle gelmiştir. Bu durum, bilhassa fiilen kullanılmayan ancak sicilde hâlen kayıtlı olan markalar için önemli bir risk doğurmakta; pasif markaların daha kolay hedef alınabilmesinin önünü açmaktadır. Özetle, artık dava açmaksızın markaların iptalini talep edebilmek mümkündür.
Aşağıda, idari iptal sürecinin temel aşamaları ve göze çarpan bazı hususlar, merak edilenler ve dikkat edilmesi gerekenler açıklanmıştır:
Markanın “İptali” Ne Demektir?
Markanın iptali, tescil edilmiş bir markanın, tescil tarihinden sonra ortaya çıkan ve marka sahibinden kaynaklanan belirli hukuka aykırılık halleri nedeniyle geçerliliğinin sona erdirilmesidir. Bu müessese, marka tescilinin başlangıcında değil, tescil sonrasındaki kullanım sürecinde ortaya çıkan durumlara yönelik bir denetim işlevi görür.
Hangi Hallerde İdari İptal Talebinde Bulunulabilir?
Markaların idari iptali, yalnızca belirli sebeplerin varlığı halinde mümkündür. Bu sebepler, SMK’nın 26. maddesinde sınırlı olarak sayılmıştır:
- Markanın Ciddi Biçimde Kullanılmaması (SMK m. 26/1-a)
Marka tescil edildikten sonra beş yıl içinde, tescilli olduğu mal ve hizmetler bakımından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmamışsa veya bu kullanıma beş yıl boyunca kesintisiz olarak ara verilmişse, markanın idari yolla iptali mümkündür.
İptal talebinde bulunulacağı öngörülerek yapılan son dakika marka kullanımlarının dikkate alınmayacağını haturlatmak isteriz. SMK m. 26/4’e göre, iptal başvurusunun sunulmasından önceki üç ay içinde yapılan kullanımlar, yalnızca iptali önleme amacı taşıyorsa hukuken geçersiz kabul edilir.
Bu düzenleme, Türk marka sisteminde en çok uygulama alanı bulması beklenen idari iptal gerekçesidir. Bunun iki temel nedeni vardır:
- Düzenlemenin fiilen kullanılmayan ancak sicili işgal eden markaların ayıklanması amacıyla getirilmiş olması,
- İspat yüküne ilişkin özel düzenleme nedeniyle, başvuru sahibinin sadece iddiası yeterliyken, marka sahibinin somut delillerle aktif kullanımını kanıtlamak zorunda kalmasıdır.
Diğer iptal nedenlerinde olduğu gibi, talep sahibinin hukuki menfaat göstermesi gerekir. Ancak kullanılmama gerekçesiyle yapılan idari iptal başvurularında ispat yükü tersine döner. Yani, marka sahibi, markanın kullanıldığını ispatlamak ve beş yıllık kullanımını açıkça belgelemekle yükümlüdür. Bu yönüyle, marka tescil ettirip fiilen kullanmayan kişi ve şirketler için önemli bir riskten bahsedilebilecektir.
- Markanın Yaygın Ad Haline Gelmesi (SMK m. 26/1-b)
Marka sahibi, markasını kendi fiilleriyle veya gerekli önlemleri almadığı için, kamuoyunda bir ürünün ya da hizmetin genel adı haline gelmesine sebep olursa, marka artık ayırt edici gücünü yitirmiş sayılır ve iptali mümkündür. Örneğin “Vazelin” veya “Aspirin” gibi bazı işaretler zaman içinde bir ürünün cins adı gibi kullanılmaya başlanmış, bu nedenle markasal niteliğini kaybetmiştir.
Pazarda güçlü tanıtım yapmayan, markasını yeterince vurgulamayan ve tüketicilerin markayı genel ad gibi kullanmasına sessiz kalan ve markasını korumak için stratejiler üretmeyen markalar açısından bu gerekçe önemli bir tehdit oluşturur.
- Markanın Kullanımı Sonucunda Halkı Yanıltması (SMK m. 26/1-c)
Marka, tescilli olduğu mal veya hizmetlerde kullanımı sonucu, bu ürünlerin niteliği, kalitesi, menşei veya diğer özellikleri hakkında kamuoyunda yanlış bir algı yaratıyorsa, artık yanıltıcı hale gelmiş sayılır. Bu durumda markanın iptali talep edilebilir.
- Teknik Şartnameye Aykırı Kullanım (SMK m. 26/1-ç)
Garanti markaları veya ortak markalar için, tescil sırasında Kurum’a sunulan teknik şartnameye aykırı şekilde kullanım tespit edilirse, önce düzeltme imkânı tanınır. Bu süre içinde gerekli düzeltme yapılmazsa marka iptal edilir.
Kimler İdari İptal Talebinde Bulunabilir?
SMK’nın 26. maddesi uyarınca, idari iptal talebinde bulunma yetkisi “ilgili kişiler”e aittir. Ancak “ilgili kişi” kavramı SMK’da açık şekilde tanımlanmamış olup, bu ifadenin kapsamı uygulamada TÜRKPATENT tarafından somut olayın özelliklerine göre değerlendirilecektir. Bununla birlikte, aşağıdakilerin “ilgili kişi” sayılması mümkündür:
- Aynı ya da benzer mal ve hizmetler için marka başvurusunda bulunmuş gerçek veya tüzel kişiler,
- Sicilde yer alan ancak kullanılmayan bir markanın varlığı nedeniyle kendi marka tescilinin engellendiğini düşünen kişiler.
Özellikle SMK m. 26/1-a kapsamında düzenlenen “kullanılmama nedeniyle iptal” taleplerinde, talepte bulunan kişinin, markanın kendisine doğrudan zarar verdiğini ispatlaması aranmaz. Bu yönüyle idari iptal mekanizması yalnızca hakkı ihlal edilenlere değil, marka sicilinin gereksiz biçimde dolu kalmasını önlemek isteyen tüm ilgilleri kapsamaktadır.
İptal Talebi Kime Yöneltilir?
İptal talebi yalnızca TÜRKPATENT Sicili’nde marka sahibi olarak kayıtlı olan kişi ya da onun hukuki halefine yöneltilebilir. Yani marka sahibi değişmişse veya marka başka bir kişiye devredilmişse, iptal süreci mevcut sicil kaydı esas alınarak yürütülür. Bu durum, özellikle marka devri yapılmış ama henüz sicile tescil edilmemiş durumlar açısından önemlidir; zira iptal talebi, sadece sicilde görünen kişiye yöneltilecektir.
Talep Hangi Şekilde ve Hangi Belgelerle Yapılır?
İdari iptal talepleri yalnızca elektronik ortamda, Elektronik Patent ve Marka Başvuru Sistemi (“EPATS”) üzerinden yapılabilir. EPATS, Türk Patent ve Marka Kurumu’nun tüm başvuru ve işlem süreçlerinin dijital olarak yürütülmesini sağlayan resmî platformudur.
İptal talebinin işleme alınabilmesi için başvuru formunda aşağıdaki bilgilerin yer alması zorunludur:
- İptali talep edilen markanın tescil numarası
- Talebin hangi gerekçeye dayandığı ve bu gerekçenin hangi madde, fıkra ve bent kapsamında değerlendirildiği
- Kullanılmama dışındaki iptal sebepleri (örneğin markanın yanıltıcı hale gelmesi, yaygın ad haline gelmesi) bakımından deliller,
- İptale konu olan mal veya hizmetlerin listesi
- Talep sahibinin (ve varsa vekilinin) kimlik ve iletişim bilgileri
- Talep ücretinin ödendiğine dair bilgi (TÜRKPATENT Harcı ve Emanet Ücreti)
- Eğer marka hakkının yalnızca başvuru tarihinden itibaren değil, daha önce gerçekleşmiş bir kullanmama dönemi sebebiyle başkaca bir tarihten iptali isteniyorsa ilgili tarih.
İptal Talebi Kısmi Olabilir mi?
Bir markanın tescilli olduğu tüm mal ve hizmetler bakımından iptali zorunlu değildir. Eğer iptal gerekçesi sadece markanın belirli mal veya hizmetler için geçerliyse, yalnızca bu mallar veya hizmetler veya kullanımı ispat edilememiş sınıflar bakımından kısmi iptal kararı verilebilir.

Tek Başvuru Zorunlu Mudur?
Iptal taleplerinin mahkemelerden alınarak TÜRKPATENT’e verilmesi bakımından en çarpıcı değişikliklerden biri de iptal talebinin yalnızca tek markaya yönelebilecek olmasıdır. Önceden mahkemelerde birden fazla marka için tek bir dava açılabilirken, artık her bir marka için ayrı ayrı iptal başvurusu yapılması gerekmektedir.
İdari iptal sürecinde, her marka bağımsız bir işlem olarak değerlendirilir. Başka bir ifadeyle, aynı marka sahibine ait birden fazla marka olsa dahi, bu markaların her biri için ayrı ayrı iptal talebi sunulmalıdır.
Emanet Ücreti Nedir?
Markaların idari iptali sürecinde 2025 yılı itibarıyla uygulamaya giren en dikkat çekici düzenlemelerden biri “emanet ücreti” uygulamasıdır. Bu ücret, iptal talebiyle birlikte TÜRKPATENT’e başvuru sırasında başvuru sahibinden alınır ve Kurum bünyesindeki özel bir emanet hesabında geçici olarak tutulur. Emanet edilen ücret, iptal kararının kesinleşmesini takiben on yıl içinde talep edilmesi şartıyla, lehine karar verilen tarafa iade edilir. Bu sürede talep edilmemesi hâlinde emanet bedeli TÜRKPATENT bütçesine gelir kaydedilir.
Emanet ücretinin amacı, başvuru sürecine taraf olanların süreci kötüye kullanmalarını önlemek ve haklı çıkan tarafın uğradığı masrafları kısmen telafi etmektir. Bu yönüyle emanet ücreti, mahkeme yargılamalarında taraflar arasında paylaştırılan yargılama giderleri ile belli açılardan benzerlik göstermekte ve özgün bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır.
Emanet ücretinin iadesine ilişkin kurallar aşağıdaki gibidir:
- Talep tam reddedilirse ücret marka sahibine iade edilir.
- Talep tam kabul edilirse başvuru sahibine iade edilir.
- Kısmi kabul halinde ücret iade edilmez, TÜRKPATENT bütçesine gelir kaydedilir.
Burada önemle belirtmek gerekir ki; başvuru sırasında alınan TÜRKPATENT harcı bu emanet ücretinden bağımsız olup, iadesi mümkün değildir.
Şekli İnceleme Süreci
TÜRKPATENT iptal talebini aldıktan sonra, talebin, Yönetmelik’te öngörülen bilgi ve belgeleri içerip içermediğini değerlendirir. TÜRKPATENT, bu unsurlardan herhangi birinin eksik olduğunu tespit ederse, eksikliklerin tamamlanması için talep sahibine bir aylık süre verir. Bu süre içinde eksiklikler giderilmezse, talep işin esasına girilmeksizin reddedilir. Bu durumda ödenmiş olan başvuru ücreti iade edilmez; ancak emanet hesapta tutulan ücret, talep üzerine, iptal başvuru sahibine iade edilir.
Esasa İlişkin İnceleme Süreci
İptal talebinin şekli koşulları eksiksiz olarak karşılaması ve başvurunun usul yönünden reddedilmemesi hâlinde, TÜRKPATENT başvuruyu esas bakımından incelemeye alır. Bu inceleme aşaması, markanın gerçekten iptal edilmesini gerektirip gerektirmediğinin değerlendirildiği süreçtir.
- İptal talebi, şekil ve usul koşullarını taşıması hâlinde Markalar Dairesi Başkanlığı’nca atanan uzman tarafından esas yönünden incelenmeye başlanır.
- Daire, iptal talebini markanın sicilde kayıtlı sahibine bildirir. Marka sahibine, talebe karşı görüş ve delillerini sunması için bir aylık süre tanınır. Talep edilmesi hâlinde, bu süre en fazla bir ay uzatılabilir.
- Talebin gerekçesine göre incelemenin seyri belirlenir:
-Kullanılmama nedeniyle yapılan iptal taleplerinde, ispat yükü marka sahibindedir. Marka sahibi, ilgili mal veya hizmetler bakımından markayı ciddi biçimde kullandığını veya kullanmamaya ilişkin haklı bir nedeni olduğunu somut delillerle ortaya koymakla yükümlüdür.
–Diğer iptal gerekçelerinde (örneğin yanıltıcılık, yaygın ad hâline gelme), ispat yükü kural olarak talep sahibine aittir.
- Markalar Dairesi, başvurunun esasa ilişkin değerlendirmesi sonucunda:
– Markanın tamamen veya kısmen iptaline ya da
– İptal talebinin reddine karar verir.
- Markalar Dairesi’nin kararına karşı, ilgililer tarafından iki ay içinde Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’na (YİDK) itiraz edilebilir. YİDK tarafından verilen karar ile TÜRKPATENT nezdindeki idari süreç sona erer.
Görüldüğü üzere iptal talebinin mahkemelere yöneltildiği dönemden farklı olarak süreç, duruşma veya sözlü savunma içermemekte; yalnızca dosya üzerinden yürütülmektedir. Bu yönüyle idari iptal prosedürü, yargı yoluna kıyasla daha sade ve doğrudan ilerlemektedir.
Kullanım İspatı ve Değerlendirme Kriterleri
Kullanılmama gerekçesiyle yapılan iptal başvurularında, en önemli adım markanın gerçekten kullanılıp kullanılmadığının ortaya konmasıdır. Açıkladığımız üzere, bu noktada ispat yükü, başvuru sahibinde değil, marka sahibindedir. Yani, marka sahibi, markasının iptale konu edilen mal veya hizmetler bakımından Türkiye’de ciddi biçimde, markasal olarak kullanıldığını ya da kullanılmamasına ilişkin haklı bir sebep bulunduğunu ispat etmek zorundadır.
Burada sıklıkla gözden kaçan bir husus vardır: Markanın yalnızca varlığı veya bazı sınıflar bakımından kullanılması değil, hangi mal ve hizmetler bakımından kullanıldığı önemlidir.
Türkiye’de marka tescili, soyut bir isim hakkı değildir; yalnızca başvuru sırasında belirtilen mal ve hizmetler bakımından koruma sağlar. Örneğin, bir marka yalnızca “süt ürünleri” için tescil edildiyse, o markanın “kafe işletmeciliği” ya da “kozmetik” alanında kullanımı, iptal talebine karşı geçerli bir savunma oluşturmaz.
Bu nedenle, kullanım ispatı sunulurken;
- Markanın tescilli olduğu mal ve hizmetler için kullanıldığını açıkça gösteren,
- Somut ve tarihli belgeler içeren (örneğin faturalar, ambalaj örnekleri, broşürler, reklam kayıtları, kataloglar, web sitesi görüntüleri vb.)
- Beş yıllık süre içerisinde ve Türkiye sınırları içinde kullanımı kanıtlar nitelikte olması gerekir.
İptal talebinden önceki üç ay içinde yapılan kullanımların yalnızca iptal sürecini bertaraf etmeye yönelik olduğu anlaşılırsa söz konusu kullanımlar dikkate alınmaz. Bu durum, hukuki anlamda “suni kullanım” olarak değerlendirilir. Görülmektedir ki Marka sahiplerinin, markalarını yalnızca tescil ettirip bir kenara koymakla yetinmemeleri; aksine, markayı fiilen kullanmaları ve bu kullanımı gerektiğinde belgeleyebilmeleri gerekmektedir.
Son olarak önemle belirtmek gerekir ki, hizmetler bakımından kullanımı ispat etmek mal sınıflarına göre daha güçtür. Bu bakımdan hizmetin bir müşteriye verildiğini ve ücret karşılığında sağlandığını gösteren sözleşme ve fatura gibi belgeler son derece önemlidir. Ancak hizmetle bağlantısı açıkça kurulamayan, tarihsiz deliller bu kapsamda yetersiz kalacaktır.
Talep Geri Çekilebilir Mi?
TÜRKPATENT karar vermeden önce iptal talebi geri çekilebilir. Bu durum genellikle tarafların şirket politikaları gereği aralarında anlaşmaya vardıkları zaman karşımıza çıkmaktadır. İptal talebinin geri çekilmesi halinde emanet hesabındaki tutar başvuru sahibine iade edilir.
Tüm itiraz işlemlerinde olduğu gibi iptal taleplerinde de talebin geri çekme yetkisinin vekile verildiğini açıkça öngören bir vekaletname ibraz edilerek geri çekme işleminin yapılması şarttır. Özellikle hak kayıplarına uğramamak adına anlaşma süreçlerinde karşı tarafın işbu geri çekme yetkisine sahip olup olmadığının teyit edilmesi önem taşıyacaktır.
Nihai Karar ve Kanun Yolları
Bu karara karşı, kararın ilgililere tebliğinden itibaren iki ay içinde Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde karar iptal davası açılabilir (SMK m. 26/8). Dolayısıyla, bu süreçte uygulanan yargı yolu idari değil, özel yetkili adli yargıdır.
Kararın Etkisi ve Geçmişe Yürürlük
Markanın iptali kararları geçmişe etkili sonuç doğurmaz. Yani bu kararlar, ancak geleceğe etkili olacak şekilde sonuç yaratır. Markanın hükümsüzlüğünden farklı olarak, tescilin baştan itibaren ortadan kaldırılması gibi bir durum söz konusu değildir. Bu durum, SMK sistematiğinde iptal ile hükümsüzlük arasındaki ayrımı netleştiren önemli farklardan biridir:
- Hükümsüzlük (m. 25), markayı başvuru tarihinden itibaren geçersiz kılar ve bu etki geriye yürür.
- İptal kararları ise, ancak karar tarihinden itibaren sonuç doğurur.
Başka bir deyişle, marka hakkı iptal kararına kadar meşrudur ve tüm hukuki sonuçlarını doğurur. Aksi bir yorum, geriye yürüyen bir hak kaybı yaratır ve hukuki güvenlik ilkesini zedeler. AB uygulamalarında da iptal kararlarının geriye yürümemesi, geçmişe ilişkin hakların korunması amacıyla benimsenmiştir.
Önceki Başvuruların Durumu
İptal edilen bir markanın daha önce dayanak gösterildiği başvurular, itirazlar bakımından, iptal kararının etkisi ancak kararın sicile işlendiği tarihten itibaren hüküm doğurur. Bu nedenle, iptal kararından önce yapılmış işlemler — örneğin itirazlar, lisans sözleşmeleri — hukuken geçerliliğini korur. Ancak iptal kararının kesinleşmesinden sonra, marka artık hukuki koruma sağlamayacağı için, bu markaya dayanılarak yapılacak yeni başvurular, itirazlar veya talepler geçersiz olacaktır. Bu durum, iptal kararlarının geçmişe yürümemesi ilkesinin doğal sonucudur ve hem hukuki güvenliğin korunması hem de sicile güven ilkesinin sürdürülmesi açısından önem taşımaktadır.
Prosedürün Uygulama Sorunları
Markaların iptal yetkisi mahkemelerdeyken, özellikle kullanım ispatı gereken durumlarda, fatura ve ticari defter incelemesi için yerinde keşif ve bilirkişi ataması yapılmaktaydı. Ancak, Kurum bünyesinde böyle bir keşif, defter incelemesi yetkisi mevcut olmadığı gibi böyle bir altyapı da bulunmamaktadır.
TÜRKPATENT sürecinde dayanılmayan delillere, TÜRKPATENT’in kararının iptali talebiyle açılacak davada dayanılması mümkün gözükmediğinden, belki de vekillerin tedbirli olmak açısından ve bu delillere dayanmaktan vazgeçmiş sayılmaması adına, bunları iptal talebi sunarken dilekçelerine şerh düşmeleri gerekip gerekmediği tartışma konusudur. Zira açılacak davanın konusu esasen markanın iptali değil, Kurum kararının iptali olacaktır.
Buna ek olarak yine iptal taleplerinin Kurum içindeki itiraz süreçlerinde bekletici mesele yapılıp yapılmayacağı da başka bir merak konusudur. Şöyle ki; iptali talep edilen bir marka bazında yayıma itiraz edilmişse akıbeti ne olacaktır? İşbu soruların cevabı için Kurum’un yayımlayacağı rehberler heyecanla beklenmektedir.
Sonuç olarak, 15 Mart 2025 itibarıyla yürürlüğe giren yeni düzenlemeler, markaların kullanılmaması halinde daha hızlı, düşük maliyetli ve doğrudan bir yol olan idari iptal mekanizmasını uygulamaya sokmuştur. Bu süreç, yalnızca rakip markalar için değil, marka sicilinin temizliği ve piyasa dinamiklerinin korunması açısından da büyük önem taşımaktadır. Bu çerçevede, marka stratejisi belirleyen kişi ve kuruluşların, yalnızca tescil ve portföy genişliğiyle değil, her bir marka özelinde potansiyel iptal risklerini ve bu riski provoke edebilecek dışsal hamleleri de dikkate alarak hareket etmesi gerekmektedir.