21 Mart 1994 tarihinde yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi, iklim değişikliği ile mücadeleyi öngören ilk devletlerarası çerçeve sözleşmedir. Bu çerçeve sözleşme kapsamında, 12 Aralık 2015 tarihinde, küresel ortalama sıcaklık artışını sanayi öncesi seviyelere geriletme taahhüdünü içeren Paris Anlaşması imzalanmıştır. Avrupa Birliği, bu vaade karşılık, 11 Aralık 2019 tarihinde Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı açıklamış ve iklim-nötr ilk kıta olmayı hedefleyerek, iklim, enerji, arazi kullanımı, ulaşım ve vergilendirme politikalarını, 2030 yılına kadar 1990’daki seviyelerine kıyasla en az %55 azaltma taahhüdünde bulunmuştur.
%55 emisyon azaltma hedefine ulaşabilmek için, 14 Temmuz 2021 tarihinde Avrupa Komisyonu tarafından “55’e Uyum Paketi (Fit For 55)” çıkarılmıştır. 55’e Uyum Paketi, yürürlükteki AB düzenlemelerini daha yeşil hale getirmeyi hedeflerken, Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (“CBAM”), Sosyal İklim Fonu, Sürdürülebilir Hava ve Deniz Yakıtı Yönetmeliği gibi birçok yeni mekanizma kurmayı hedeflemektedir.
CBAM’nin uygulanmasına ilişkin 2023/956 sayılı Avrupa Birliği Tüzüğü 16 Mayıs 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
CBAM Nedir?
Kavram ve Amaç
CBAM, AB’ye giren, karbon yoğun malların üretimi sırasında salınan karbona adil bir fiyat koymak ve AB dışı ülkelerde daha temiz endüstriyel üretimi teşvik etmek için bir araçtır. CBAM, AB’ye ithal edilen belirli malların üretiminde açığa çıkan karbon emisyonları için ödenecek bir bedel öngörürken, bu bedelin yerli üretimdeki karbon fiyatına eşdeğer olmasını ve neticede AB iklim hedeflerinin karşılanmasını hedeflemektedir.
AB tarafından 2005 yılında yürürlüğe konulan Emisyon Ticaret Sistemi (“ETS”), enerji santralleri, fabrikalar ve havacılık sektörüne yönelik toplam salınabilecek sera gazı hacmine bir “üst sınır” koymuştur. Bu sınır, emisyon tahsisatı olarak paylaştırılarak, önce ülkelerin yetkili birimlerine, oradan da şirketlere dağıtılmaktadır. Sahip olunan 1 emisyon tahsisatına karşılık şirketler, 1 ton CO2 veya diğer sera gazlarını salınım hakkını elde etmektedirler. Bu tahsisatlar ülkelerin yetkili birimleri tarafından ücretli veya ücretsiz olarak sunulmaktadır.
2022 yılı itibariyle, AB ETS, emisyon tahsisatı sisteminin şirketlere yüksek maliyetler getirmesi ve bazı sektörlerde karbon kaçağı[1] oluşturması sebebiyle tahsisatların bir kısmını ücretsiz olarak vermektedir. Dağıtılan ücretsiz emisyon tahsisatları, emisyon miktarını düşüren şirketlere kullanmadıkları emisyonları satarak finansman sağlamalarına imkan sağlamaktadır.
Avrupa Komisyonu’nun yayınladığı listeye göre, çelik, alüminyum, demir, cam, kağıt, deri, gübre, madencilik gibi sektörler karbon kaçağı riski taşımaktadır. Bu listedeki sektörlere ilişkin şirketler 2021-2030 yılları arasında emisyonlarının tamamı kadar ücretsiz tahsisat alacaklardır.
CBAM, ETS’deki emisyon tahsisatı fiyatı ile AB’ye ihracat yapan ülkelerdeki tahsisat fiyatı arasındaki farkın ödenmesi için AB’deki ithalatçılara karbon sertifikası satın alma zorunluluğu getirmektedir. Bu nedenle, CBAM’nin efektif olarak çalışabilmesi için ETS’nin verdiği ücretsiz tahsisatların AB tarafından kaldırılması 2026-2034 yıllarında aşamalı olarak mümkün olacaktır.
Kapsam
1 Ekim 2023 – 31 Aralık 2024 olarak belirlenen geçiş dönemi boyunca, ithalatçıların üçer aylık dönemlerde emisyonlarını raporlaması zorunlu, CBAM sertifikası alınması ise isteğe bağlı olacaktır.
CBAM öncelikli olarak geçiş dönemi boyunca, üretimi karbon yoğun olan çimento, demir, çelik, alüminyum, gübre, elektrik ve hidrojen gibi malların ithalatında uygulanacaktır. Bu malların kapsamı ile CBAM aşamalı olarak tamamen devreye girdiğinde, ETS kapsamındaki sektörlerin emisyonlarının %50’sinden fazlasını kapsayacaktır.
Ancak bahsedildiği üzere, ETS ile CBAM kapsamında yer alan bazı sektörlerin (çimento, alüminyum, gübre, demir, çelik) karbon kaçağı riski taşıdığı düşünülerek, 2030 yılına kadar ücretsiz tahsisat verilmesi, mekanizmanın bu sektörler için sadece izleme ve raporlama evresinde kalabileceğini göstermektedir. CBAM kapsamında yalnızca hidrojen ve elektrik üretimi sektörlerinde ücretli tahsisatlar sağlanmaktadır.
2030 yılına kadar ise aşamalı olarak ithal edilen tüm ürünlerin CBAM kapsamına alınması planlanmaktadır.
Kalıcı sistem 1 Ocak 2026’da yürürlüğe girerek, ithalatçılara her yıl bir önceki yılda AB’ye ithal edilen malların miktarını ve bunların gömülü sera gazlarını beyan etme yükümlülüğü getirilecektir. Beyan edilen ilgili sayıda CBAM sertifikası ithalatçıya teslim edilecektir.
CBAM Sertifikasına İlişkin Hükümler
Sertifikaların fiyatı, salınan CO2 €/ton cinsinden ifade edilen AB ETS tahsisatlarının haftalık ortalama açık artırma fiyatına bağlı olarak hesaplanacaktır.
Malların üretildiği ülkede karbon fiyatlandırma rejimine tabi olarak AB’ye ithal edilen mallar için, üretim ülkesinde ödenen karbon fiyatı ile AB ETS’sindeki karbon tahsisatı fiyatı arasındaki fark ödenecektir.
Türkiye’deki Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması Gelişmeleri
Türkiye menşeli şirketler, CBAM kapsamına alınan sektörlerde AB’ye yoğun şekilde ihracat yapmaktadır. Bu nedenle Türkiye’de bir ETS kurulması ve karbon vergilendirmesinin başlaması son derece önemlidir. Aksi halde, Türkiye’den AB’ye ihracat yapan şirketler pazarda dezavantajlı konuma geleceklerdir.
Türkiye’den AB’ye ihracat yapan şirketlerin, CBAM’in operasyonları üzerindeki etkilerini hesaplaması, şimdiden gömülü emisyonlarını tespit etmesi de gerekmektedir.
Gelişmeler ışığında Türkiye, 13 Mayıs 2023 tarihinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Türk Standartları Enstitüsü tarafından emisyon azaltımı, karbon kredilendirme projelerinin tescili ve belgelendirilmesi adına Ulusal Karbon Kredilendirme Programı Protokolünü imzalamıştır.
2024-2026 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program, Yeşil Dönüşüm başlığı altında, Türkiye’nin 2021 yılında imzaladığı Paris İklim Anlaşması çerçevesinde sera gazı emisyon azaltımı hedefini yinelemektedir.
13 Kasım 2023 tarihinde, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, Karbon Piyasalarının İşletilmesine İlişkin Yönetmelik Taslağı’nı kamuoyunun görüşüne sunmuştur. Yönetmelik taslağı, sera gazı emisyonlarının azaltılmasına teşvik amacıyla karbon piyasalarının kurulmasına ve işletilmesine dair usul ve esasları düzenlemektedir.
Yönetmelik taslağı temel olarak ETS düzenlemesidir. Bu kapsamda tanımlar AB ETS’si ile son derece benzer olup, tahsisatların alınıp satılarak sera gazı emisyonunun sınırlandırılmasını hedeflenmiştir. Tahsisatlar, belirli bir süre boyunca 1 ton karbondioksit eşdeğerine denk gelen sera gazı hakkını temsil eden ve kaydi olarak ihraç edilebilen ve devredilebilen izin anlamına gelmektedir.
Karbon piyasasının işletilmesinden Enerji Piyasaları İşletme A.Ş. sorumlu olacaktır. İşletmeci, tahsisatları katılımcılar arasında ihale yöntemi ile dağıtmayı hedeflemektedir. İşletmecilerin sorumlulukları ve tabi olacakları kurallar da Yönetmelik taslağında belirlenmiştir. İşletmeciler, piyasalarda faaliyet gösterebilmek için İşlem Kayıt Sistemi’ne kaydolmak zorundalardır.
30 Nisan 2024 tarihinde Dünya Bankası Uygulama Programı’nda yer alan Türkiye Karbon Piyasası Geliştirme Projesi başlamıştır. Projenin amacı 2053 yılında Türkiye’nin net 0 emisyon hedefine ulaşılmasına ilişkin olmakla beraber, içeriğinde ulusal bir ETS kurulması da yer almaktadır.
[1] Karbon kaçağı, şirketlerin emisyondan kaynaklanan maliyetlerden kaçınmak için yatırımlarını başka ülkelere taşıması ya iklim değişikliği ile mücadele hedefi olmayan ülkelerden ithalatın artması anlamına gelmektedir.